Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, “Sivil anayasa halkın yaptığı anayasa demektir” başlıklı bir yazı yayımladı.
Uçum, yazısında yeni anayasa tartışmalarında kullanılan “sivil anayasa” ifadesinin eleştirildiğini, kamu-sivil, siyasal toplum-sivil toplum, sivil-asker ve resmi-sivil ayrımı gibi gerekçelerle itirazlar olduğunu belirtti. Ancak, yeni anayasanın “sivil” nitelemesinin Türkiye gerçeğiyle uyumlu ve isabetli olduğunu savundu.
Kavramların toplumsal ve siyasal olguları her zaman tam olarak açıklayamadığını, anlamlarının zamanla değiştiğini ve geliştiğini vurguladı. “Sivil” kelimesinin asıl anlamının “askeri olmayan” olduğunu hatırlatırken, kamusal-sivil, resmi-sivil ve siyasal toplum-sivil toplum gibi karşıtlıkların da kullanımda olduğunu belirtti. Kavramlara dogmatik değil, dinamik bir yaklaşım gerektiğini ifade etti.
Türkiye’de “sivil anayasa” vurgusunun sebebini, 1961, 1971 ve 1982 anayasalarının askeri darbeler ve muhtıralar sonucu yapılmış olmasına bağladı. Bu nedenle, askeri irade yerine halkın ve siyasi temsilcilerinin iradesinin ön planda olduğu bir anayasaya ihtiyaç duyulduğunu belirtti. “Sivil anayasa” kavramının zamanla sadece “askeri olmayan” anlamını değil, demokratik meşruiyeti olmayan seçkinci iradelere karşı halk iradesinin egemenliğini de ifade eder hale geldiğini açıkladı.
Yeni anayasanın “sivil”liği, resmîliğin veya kamunun karşıtı değil, bürokratik ve seçkinci iradelerin karşısında halkın iradesini temsil etmesi anlamına gelir. Siyasetin ve Meclis’in bu sivil iradenin temsilcisi olduğunu vurguladı. Yeni anayasanın Meclis tarafından yapılıp halk tarafından onaylanması gerektiğini dile getirdi.
Sonuç olarak, “sivil yeni anayasa” ifadesinin anayasanın belge niteliği veya devlet işlevine değil, hazırlanma sürecinde halkın ve meşru temsilcilerinin belirleyici irade olmasına işaret ettiğini, kısaca “halkın anayasası” anlamına geldiğini belirtti.